İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
İSRAİL-HAMAS ÇATIŞMASI!
Akşener’in konuşmasından satır başları şöyle:
“Kendi toprakları üzerinde hür yaşayan bağımsız bir milletiz. Bunun için ne kadar şükretsek, bize böyle bir kutlu miras bırakan kahramanlarımıza ne kadar dua etsek azdır. Filistin’de yaşananları görüyoruz, bizim kadar kısmetli olmayan mazlum milletlerin ne acılar çektiğine şahit oluyoruz.
Netanyahu terörü hız kesmeden devam ediyor. Her yüz yılda insanlığın başına bela olmuş birkaç psikopat çıkıyor. İçinde olduğumuz yüzyılın psikopatı da Netanyahu’dur. Hamas’ın sivilleri katleden eylemleri, en büyük darbeyi Filistin halkına vurmuştur.
Elbette ki topraklarını İsrail işgaline karşı savunmak Filistinlilerin en doğal hakkıdır. Bu direnişin sözcülüğünü Hamas’a devretmek Netanyahu’ya hizmettir. Hamas’ın saldırısının zamanlaması açıktır, kime ve neye hizmet ettiği şüphelidir. Bu saldırı Netanyahu’nın toplumsal desteğinin eridiği bir dönemde gerçekleşti.
Kalıcı barıştan yana bir tavrın İsrail’de iktidara gelmesinden hemen öncesinde gerçekleşti. İsrail halkı bugün Netanyahu’nun saldırıya göz yumduğunu konuşuyor. Hatta Netanyahu’nun bu saldırıyı bizzat organize etmiş olabileceğini bile konuşuyor.
“NETANYAHU’NUN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYORSUN”
Ama Sayın Erdoğan, hâlâ Hamas’ı savunuyor, gerçekleri söylediğimiz için bize kızıyor. Biz Hamas’ın ne olduğunu bilmiyormuşuz. Biz tarihi senin gibi yarım akıllı fesli meczuplardan öğrenmedik.
Dış politikayı da romantik saray danışmanlarından öğrenmedik. Sen onun bunun elinde savrulmaya alışık olabilirsin ama beni kendinle karıştırma. Sayın Erdoğan; sen sözde Kürdistan’ın bir parçasını Türkiye’de gördüğün Hamas’ı neden savunuyorsun? Filistin’in meşru bir hükümeti varken sen neden Hamas’ı Filistinlilerin tek meşru temsilcisi görüyorsun? Çocukları, kadınları öldürmenin mücahitlikle ne ilgisi var? Amacın ne Sayın Erdoğan? Netanyahu terörüne zemin kazandırmak mı istiyorsun? Sorumsuzca yaptığın açıklamalarla Netanyahu’nun değirmenine su taşıyorsun.
Türkiye’nin, bugüne kadar sergilediği, rasyonel duruşa, ve üstlenmeye çalıştığı, ara bulucu rolüne, zarar veriyorsun. En büyük kötülüğü de Filistinli mazlumların, haklı davasına yapıyorsun.
“BU TABLO UTANÇ VESİKASIDIR”
İktidar kapsamlı bir ekonomik reçete ortaya koymadı. Hayat pahalılığı ve enflasyon altında insanlarımız yoksulluk ile bir başına bıraktırdılar. TÜRK-İş araştırmasına göre 4 kişilik ailenin gıda harcaması, yani açlık sınırını 13 bin 648 lira olarak belirledi. Asgari ücret 11 bin 402 lira. Bir de yoksulluk sınırı var o da 44 bin 523 lira. Milyonlarca çalışanımız açlık ve yoksulluk sınırının içinde yaşıyor. Cumhuriyetimizin 100.yılında bu tablo Türkiye için utanç vesikasıdır.
KYK YURDUNDA ASANSÖR FACİASI
Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta, yüreğimizi yakan bir olay yaşadık. Zeren Ertaş kızımız Aydın’da, bir KYK yurdunda bakımı ihmal edilen asansörde sıkışarak hayatını kaybetti. Öğrencilerin, birçok kez yurt yönetimine, şikâyet etmelerine rağmen hiçbir önlem alınmamış. Henüz 22 yaşında, daha hayatının baharındaki Zeren’i bir kazaya değil bir şuursuzluğa, ciddiyetsizliğe, niteliksizliğe, kurban verdik. Yüce Allah, ailesine ve sevenlerine, sabr-ı cemil ihsan eylesin. Mekânı cennet olsun.
KYK yurtlarındaki ihmaller, iş bilmezlik ve niteliksizlik artık çocuklarımızı, canından ediyor. Zeren’in acısı, tüm Türkiye’nin yüreğine, kor gibi düşerken ‘Ölmek istemiyoruz, nitelikli yurt hakkımızdır’ diyen, binlerce gencimiz de, hakkını aramaya başladı. Gençlerimizi, artık bir rezillik boyutuna ulaşan, yurt sorunuyla, yalnız bırakamayız, bırakmayacağız. Cumhuriyet vizyonumuzun, en büyük değer olarak gördüğü gençlerimizi böylesi bir çaresizliğe, terk etmeyeceğiz.
“HER BİRİ DİLAN POLAT HALİNE GELMİŞ…”
Kadın arkadaşlarım biliyor, erkek arkadaşlarımızın dikkatini çekmemiş olabilir. 18-25 yaş arasında Türkiye’de bir genç nesil var. Bu genç neslin anasının babasının tuzu kuru olanları daha o yaşta doldurulmuş dudaklar hepsinde, kaşlar gözler yapılmış, yani üniversiteye başladığı yüzle üniversite 3. sınıfa geldiğindeki yüzü arasında inanılmaz fark olan, bol paralı babaların, muhtemelen hırsızlık yaparak elde ettikleri paraları acayip harcayan çocuklar. Bir kısmını da biliyorsunuz. Manyak arabalarla pudralar çeken ama dinden imandan dürüstlükten bahseden, anlatan aileler.
Her biri birer Dilan Polat haline gelmiş, her biri birer Engin Polat tipine dönmüş çocuklarımız… Bir tarafta ise karnı guruldayan, KYK yurtlarında yemeklerinin içinden böcek, solucan çıkan çocuklar, yemek bittiği için yemek yiyemeyen çocuklar. Bunlar Gayretullaha dokunur. Allah bunları kursağından getirir, bunlara sebep olanları kahrı perişan eyler. Allah’ım nasip et, bunların kursaklarından bu haram lokmayı almayı bize nasip et Allah’ım.
“TÜRKİYE’NİN AK PARTİ SORUNU VAR”
Lüks içinde, şatafat içinde yüzenler geleceğimizin mimarı gençlere 8-10 kişi kaldıkları odaları layık görüyor. Devletlerine, milletlerine, adanmışlığı perçinlemek yerine içlerindeki kıvılcımı söndürmek için çalışıyorlar. Bugünkü iktidarın çalışan, okuyarak başaran gençler yerine, hayalleri olan gençler yerine vasatlıkla, garibanın sadece şükrettiği düzeni yönetmek istiyorlar. Bu düzen de gittikçe derinleşiyor. Ensar edebiyatıyla sığınmacılara kapı açanlar bu milletin öz evlatlarını görmezden geliyor. Yurt sorunu bir zihniyet, vicdan sorunudur. Türkiye’nin kaynak sorunu yok, israf sorunu var, vicdan sorunu var, AK Parti sorunu var.”
Ayrıntılar geliyor…